Köprülü Ailesinin Türk Tarihçiliğine Armağanı: Fuad Köprülü

Ord. Prof. M. Fuad Köprülü (Köprülüzâde Mehmed Fuad) Türk edebiyatı tarihçiliğinin ilmî kurucusu olduğu gibi Cumhuriyet döneminde ülkemizde yetişen tarihçiler arasında da önemli bir yere sahiptir ve modern tarihçiliğimizin de kurucusu kabul edilir. Özellikle Osmanlı Devleti’nin kuruluş dönemine dair yaptığı çalışmalar yalnız ülkemizde değil, Batı bilim çevrelerinde de tanınmasını sağlamıştır. Nitekim merhum Halil İnalcık’ın ifadesiyle Köprülü, “Türkiye’de 1918-1950 döneminde edebî ve sosyal ilimler alanında Batı bilim ve araştırma metodunu başarıyla uygulayan ilk büyük bilim adamıdır”. Yine İnalcık’a göre Köprülü, “Osmanlı-Türk ilmini bilim dünyasında ilk defa hakkıyla temsil eden ve Avrupa’da ilim payelerine lâyık görülen ilk Türk bilim adamlarındandır”. Türk hukuk tarihi ve vakıf müessesesi hakkında da önemli araştırmaları yayınlanmış olan Köprülü, 76 yıllık ömrünün yaklaşık 60 yılını Türk ilim hayatına ve Türk insanına hasretmiş; sayısı 200’ü bulan kitabı ve 1000 civarında makalesi sonraki araştırmacılara rehber olmuştur.

İlim adamlığı yanında Cumhuriyet döneminde ülkemizde yetişen önemli siyaset ve devlet adamlarından biri olan Mehmed Fuad Köprülü, Osmanlı döneminde sadrazamlık yapmış olan Köprülü ailesine mensuptur. 4 Aralık 1890’da İstanbul Sultanahmet’te Halid Ağa Konağı’nda dünyaya gelir. İlk tahsilini Ayasofya Merkez Rüşdiyesi’nde yapar, daha sonra Mercan İdadîsi’ne devam eder. İlk zamanlar daha çok fen bilimlerine meraklı iken sonraları edebiyata ve ardından tarihe ilgi duymaya başlayan Köprülü, iyi derecede Farsça ve okuduğunu anlayacak kadar da Arapça öğrenmiş, aynı zamanda Fransızcadan tercümeler yaparak küçük yaşta Fransız edebiyatı ve fikir hayatı ile tanışmıştır. Daha sonra İstanbul Dârülfünûnu Hukuk Mektebi’ne devam etmişse de “hem tedrisatını beğenmediği, hem de ilme merakı” dolayısıyla bu mektebi bitirmeden ayrılır ancak çalışmalarına aralıksız devam eder. Küçük yaştan itibaren sürekli olarak edebiyat, tarih ve sosyolojiye dair eserler okuduğunu, Fransızcadan tercümeler yaptığını biliyoruz. Yayın hayatına da çok erken başlamış, 13-14 yaşlarında ilk şiirleri ile edebiyat, sanat, sosyoloji ve tenkit konularındaki makaleleri Mehâsin ve Servet-i Fünûn mecmualarında yayımlanmıştır.

Meslek hayatına Mercan, Kabataş, İstanbul ve Galatasaray liselerinde edebiyat öğretmenliği yaparak başlayan Köprülü’nün Balkanlar’da bozgunların yaşandığı sırada Ziya Gökalp’in de etkisiyle Türkçülük davasını savunanlar arasında yer aldığını görüyoruz. Nitekim o sırada milliyet ve Türkçülük fikirlerini araştırmalara dayanarak yayma amacı ile 1908’de kurulan Türk Derneği’nin, 1911’de kurulan Türk Yurdu Cemiyeti’nin ve bunun devamı olarak 1912’de çalışmalarına başlayan Türk Ocağı’nın üyeleri arasında Köprülü de vardı. Türkiye’nin içinde bulunduğu o karanlık günlerde ilk manzum eseri olan Türk’ün Duası’nı yazmış ve bu eser yayımlandığı yıl (1913) İzmir’de sahneye konmuştur.

Çok genç yaşta edebiyat, sanat, sosyoloji konularında kaleme aldığı makaleleri ve fikirleriyle dikkat çeken Mehmed Fuad Köprülü, 1913 yılı sonunda İstanbul Dârülfünûnu Türk edebiyatı tarihi müderrisliğine tayin olunmuş, Türk ilim tarihinde belki de bir ilk olarak, 23 yaşında müderris (profesör) olmuştur. Üniversitedeki hocalığıyla birlikte artık hem kendi ilmî çalışmaları için hem de yetiştireceği genç nesillere yol gösterme hususunda daha elverişli bir göreve getirilmiştir.

Benzer konular