Sütunların insan biçimli varlıkları temsil ettiği varsayılabileceğinden, Göbeklitepe’de insan biçimli oymalar ile sütunlar üzerinde betimlenen çeşitli motiflerin kombinasyonunun ne anlama geldiği önemli sorulardan biridir. Öncelikle Göbeklitepe’deki neoloitik çağ halkının manevî hayatında hayvanların önemli bir rol oynadığı sonucuna varılabilir. Bu sitenin sakinleri protein ihtiyaçlarını avcılıkla karşıladığından, bu figürasyonların muhtemel bir açıklaması, av ritüellerinin gerçekleştirilmesiyle ilişkilendirilebilir. Ancak alanda yer alan hayvan topluluğu ile ikonografi arasındaki yapılacak bir karşılaştırma bu fikri desteklememektedir.
Akla gelen ihtimallerden biri şudur: Hayvanlar taş varlıkları korumak üzere muhafız işlevi mi görüyordu? Memeliler açısından bir istisna hariç, sütunlarda yalnızca erkek hayvanların tasviri vardı. Bir görüşe göre onlar cinsiyetleri için resmedilmemişti; güçlü ve saldırgan erkek hayvanların görüntüsü daha güçlü bir mesaj taşıyordu. Bu senaryo etoburlar, yılanlar, yabani domuz ve yaban öküzü türleri için geçerli olabilir. Ancak yabani koyun, ceylan, yabani eşek ve turnanın bu kalıba uyması mümkün görünmemektedir. Meydanların hepsi vahşi hayvan figürleriyle süslenmiş olsa da -bu yorumların- neolitik çağda hayvanların rolünü koruma düzeyine indirgeyeceğinden endişeliyim. Sütunların üzerinde yalnızca hayvanların tasvir edildiğine, ayrıca karmaşık bir semboller sisteminin yer aldığına da dikkat çekmek gerekir.
Rölyeflerde tasvir edilen hayvanlar ve sembollere ilave olarak, ayrıca farklı bir sembolizm sunuyor gibi görünen üç boyutlu heykeller ve yüksek rölyefler grubu da mevcuttur. Tasvirler iki ana tür yabani domuz ve bir yırtıcıdır. Görünüşleriyle bunlardan ilki Erymanthian domuzuna1 benzerken, ikincisi Yunan mitolojisindeki Kerberos’u2 andırmaktadır. Bu yüzden bu iki gruptaki sembollerin anlamları arasında bir fark bulunması muhtemel görünmektedir. Heykeller ve yüksek rölyefler işlevleri bakımından nazardan ve kem gözlerden korumayı amaçlıyor gibi görünmektedir. Alt rölyeflerde tasvir edilen hayvanlar ve semboller ise efsaneleri aktarma amacı taşımaktadır. Ancak belli bir meydandaki tüm görsel envanterini araştırmak güçtür. Birincisi, sütunların büyük çoğunluğu kazı düzeyine bağlı olarak duvarlar veya iskeleler nedeniyle tamamen görünür halde değildir. Çoğu zaman şaftların kapak kısımları ve rölyefler sütunların dikilmesinden sonra yapılmış ve yerleştirilmiştir. İkincisi, sütunların yeniden kullanılması söz konusudur. Bir sütunun orijinal konumunda olup olmadığından emin değiliz. Ayrıca sütun değiştirilmiş olsa bile rölyeflerin hâlâ orijinal olup olmadığından, yeni taşın modern gözlerimize yeni bir görseller “katmanı” sunup sunmadığını bilemiyoruz. Meydanların toplu sembolizminden (bildprogramm) çok, motiflerden bazılarını bireysel olarak değerlendirmeye çalışacağız.
En yaygın iki figür: yılan ve tilki
Göbeklitepe’de yılan en yaygın figürlerdendir. Bunlar ayrı ayrı, dört veya beşli küçük gruplar halinde görünmektedir. Rölyefler temelde sütunların karın kısımlarında yer alır. Yalnızca ikisi de B Meydanı’nda olmak üzere iki yerde yılanları bir sütunun arkasında görüyoruz. Ancak bu sütunların yerlerinin değiştirilmiş olması muhtemeldir. Birkaç istisna hariç, yılanlar aşağıya doğru hareket eder haldedir. Üç örnekte ondan fazla yılanın birlikte tasvir edildiğini görüyoruz. Sütun 1’de iç içe örülmüş yılanlardan yapılmış ağ benzeri bir nesne bulunur.
Devamı Derin Tarih Şubat Sayısında…