I. Kılıç Arslan’ın Kayıp Mezarı Nasıl Bulundu?

KONUŞAN: DERİN TARİH

1. Kılıç Arslan’ın mezarının bulunduğu yönündeki haber geniş yankı buldu. Mezarın tespiti neden önemliydi? Diğer deyişle, Kılıç Arslan’ın bizim için önem ve anlamı nedir?

Anadolu Selçuklu Devleti’nin kurucusu Süleyman Şah’ın oğlu olan Sultan I. Kılıç Arslan, Türk-İslam ve Anadolu tarihi açısından önemli bir şahsiyettir. Öncelikle üzerinde yaşadığımız toprakların Türkleşmesi, İslamlaşması ve vatan oluşu büyük ölçüde Anadolu Selçukluları döneminde gerçekleşmiştir. Osmanlı Devleti de Anadolu Selçuklu Devleti’nin devamı olarak Anadolu merkezli bir cihan devleti olmuş, Osmanlı Devleti’den sonra onun mirası üzerine Türkiye Cumhuriyeti kurulmuştur. Üzerinde yaşadığımız topraklar ve idaresi altında bulunduğumuz devlet bir yönüyle Sultan I. Kılıç Arslan’ın mücadelesinin bir sonucudur.

İkinci olarak, Sultan I. Kılıç Arslan’ın Haçlılara karşı verdiği destansı mücadeleyi zikretmeliyiz. 1096 yılında Papa Urban’ın çağrısı üzerine 600 bin dolayında Haçlı askeri Anadolu ve Ortadoğu’ya yönelmişti. Bir Hıristiyan tarihçinin ifadesiyle adeta “Tanrı’nın iradesiyle yeryüzündeki tüm krallar harekete geçmiştir”. Cehalet ve taassubun harekete geçirdiği Haçlılar, İstanbul üzerinden Anadolu’ya geçerek Anadolu Selçuklu Devleti’nin başkenti İznik’i işgal etmişti. Gittikçe sayıları artan ve Selçuklulara nazaran daha donanımlı ve zırhlı birliklerden oluşan Haçlılar, ardından İslam dünyasının kalbi olan Kudüs’e yönelmişti. Kılıç Arslan Kudüs’ün yolunu kapatmak için büyük bir metanet, azim ve savaş stratejisiyle Haçlılara Anadolu’da büyük kayıplar verdirmişti. Ağır kayıplarına rağmen güneye inmeyi başaran Haçlılar Urfa, Antakya, Trablusşam ve Kudüs’te kontluklar kuracaktır.

Anadolu Selçukluları ve İslam dünyasının beka mücadelesi verdiği bir dönemde genç yaşına rağmen muazzam başarılara imza atan Kılıç Arslan’ın mezar yerinin tespiti bu nedenle büyük önem arz etmektedir. Nitekim İstiklal şairimiz Mehmet Akif Ersoy da “Çanakkale Şehitleri” başlıklı şiirinde Kılıç Arslan’ın, kahramanlığıyla Selahaddin Eyyubi’yi kendisine hayran bıraktığını, İslamı boğmak için kuşatan ehl-i salibin demir çemberini beraberce parçaladıklarını dile getirmiştir. Nureddin Topçu ise “Büyük mezarların üstünde büyük vatanlar vardır. Büyük ölüleri olmayan milletler ebedî olamazlar” diyerek aslında bu gerçeğe vurgu yapmaktadır. Milletlerin diri ve dinamik halde tutulmasında ve nesillerin inşasında tarihin ve tarihî şahsiyetlerin vazgeçilmez değeri dikkate alındığında Kılıç Arslan’ın mezar yerinin tespiti önem taşımaktadır.

Kılıç Arslan’ın tam olarak nerede vefat ettiği biliniyor muydu?

Sultan Kılıç Arslan 1106 yılında Urfa Haçlı Kontluğu üzerine yürüyüp Urfa’yı kuşatmışsa da şehrin sağlam surlarını aşamamıştır. Bu sırada Musul Valisi Çökürmüş’ün Harran’daki adamları şehirlerini teslim etmek üzere kendisini davet eder. Kılıç Arslan gidip şehri teslim alır. Ancak burada hastalanır ve bir süreliğine Malatya’ya döner. Öte yandan Büyük Selçuklu Sultanı Muhammed Tapar, Kılıç Arslan’ın Güneydoğu Anadolu’daki ilerlemesinden rahatsızdır ve onun Büyük Selçuklu tahtını ele geçirmek niyetinde olduğu kanaatindedir. Hatta Musul Valisi Çökürmüş’ün de Kılıç Arslan’la gizli bir anlaşma yaptığını düşünmekteydi. Bu sebeple 1106’da Diyarbekir, el-Cezîre ve Musul’un idaresini Çavlı’ya vererek Çökürmüş’ten kurtulmak istemiştir. Çavlı yapılan savaşta Çökürmüş’ü yenmiş fakat Musul halkı şehri Çavlı’ya teslim etmemiş, dahası, Kılıç Arslan’a haber gönderip Musul’a gelmesini ve idareyi eline almasını istemiştir.

Devamı Derin Tarih Şubat Sayısında… 

Benzer konular