Cüzzamlıların Merhamet ve Rehabilite Yuvası: Miskinler Tekkesi

Vakıf kurumu İslam/Osmanlı sosyal devlet anlayışının par­lak numuneleri olarak asır­lardır insanlığa ilham veriyor. Fakat aralarında biri var ki, cüzzamlı hasta­ları barındırma hizmetiyle hepsinden farklı bir ahlak zemininde kurar tek­nesini: Miskinler Tekkesi.

Cüzzamlıları lanetleyen Avrupa’nın yüzünü kızartacak türden bir uygu­lamadır bu. Hatırlayın, Avrupa’da 15. yüzyıla kadar bırakın bu hastalığın teşhis ve tedavisine ihtimam gösteril­mesini, büyücü sayılan cüzzamlılar Tanrı’nın laneti olarak damgalanmış ve en ağır hakaretlere maruz bırakı­larak şehirlerin dışına sürülmüşlerdi.

Arapça cezem kökünden gelen, vücu­dun bir parçasını koparma anlamında­ki cüzzam, bir basilden kaynaklanan, sinir sistemi ve deri olmak üzere pek çok organı etkileyebilen ve ciltte ürkü­tücü şekil bozukluklarına neden olan bir hastalık. “Zavallı” ve “hareketsiz” anlamlarını da barındırmasına binaen cüzzamlılara tahsis edilen kurum, Os­manlı sosyal diline “miskinhane” ola­rak yerleşir.

Miskinler Tekkesi’ndeki “miskin” ifadesinin nereden geldiğini öğrendik. Peki ya “tekke”?

Halktan ayrı tutulan miskinhane­ler çoğunlukla tarikat pîri türbelerinin yanında bulunmaları ve yerleşik grup halindeki hayatı kucaklamaları sebe­biyle tekkelere benzetilmiş. Cüzzam hastaları halkın arasına karışamayaca­ğından dervişler gibi münzevi bir ha­yat tarzını benimsediklerinden “tek­ke” ifadesi de eklenmiş adına. Hatta idarecilerine “şeyh” denilmiş.

Devamı Derin Tarih Şubat Sayısında…

Benzer konular