Tebdil-i Kıyafet

Vatandaşların devlet idarecilerinden beklentisi her zaman adalettir. Ancak şu bir gerçektir ki, adaleti tam anlamıyla sağlamak kadar zor bir şey de yoktur. Çünkü bir idareci, vatandaşın durumunu her zaman tam anlamıyla anlayamayabilir. Halkın hali, sıkıntıları, istekleri üst kademede görev yapanlara tam anlamıyla ulaşmayabilir. Bu gibi durumlar için devrin özelliklerine göre kimi yöneticiler tarafından çeşitli tedbirler alındığı, farklı yöntemler belirlendiği kayıtlarda görülmektedir.

Bu yöntemler içinde en şöhretlisinin tebdil-i kıyafet olduğunda şüphe yoktur. “Tebdil gezmek” olarak da ifade edilen bu denetleme tedbiriyle, kimi zaman hükümdarlar, kimi zamansa bir sadrazam, bir vali veya bir kadı yaşadığı şehrin ahalisinin durumunu birebir görme imkânına kavuşuyordu. Halkın durumunu izleyip şikâyetlerini dinliyor, daha alt derecedeki idareci ve memurların vatandaşlara karşı tutumunu görebiliyorlardı. Tabii ki tebdil gezmenin tek amacı denetim değildi.

Zaman zaman gizli yapılması gereken bir toplantı ya da sessizce, sade bir vatandaş gibi yapmak istenilen bir ziyaret için de tebdil-i kıyafet usulü kullanılıyordu.

İslam tarihinde Hz. Ömer’in (ra) sıradan bir vatandaş gibi gece vakti Medine sokaklarında dolaştığına dair kayıtlar mevcuttur. Hz. Ömer bu sayede halkın nabzını tutmak istiyor, idareye karşı düşüncelerini öğrenmeye çalışıyordu. Kimi zaman zor durumda gördüğü kişilere yardım ediyor, kimi zaman da şehrin çevre güvenliğini kontrol ediyordu. Kayıtlarda belirtildiğine göre şehrin etrafında dolaştığı günlerden birinde Hz. Ömer bir çocuk ağlaması işitir. Annesine seslenir ve çocuğuyla ilgilenerek ağlamasına sebep olan sorunu çözmesini ister. Fakat daha sonra aynı yerden geçerken o çocuğun ağlama sesini tekrar duyar. Bunun üzerine çocuğun annesine zalim bir anne olduğunu söyler. Kadın kendisine seslenen kişinin Hz. Ömer olduğundan habersiz şöyle karşılık verir: “Meselenin iç yüzünü bilmeden boşuna nefesini tüketme. Ömer çocuklar sütten kesilinceye kadar devlet hazinesinden maaş almamalarını emretmiş. Bebeği sütten kesmeye çalışıyorum. Ağlayışının sebebi budur.” Bunun üzerine Hz. Ömer daha önce verdiği bu hükmü kaldırarak, çocuklara doğumlarından itibaren maaş bağlanmasına karar verir. Aynen bu hadisede olduğu gibi o günlerin şartlarında tanınmadan şehirde dolaşan Hz. Ömer uygulamada gördüğü yanlışlıkları Mehmed’in fetih öncesi halkın fethe manen hazır olup olmadığını anlamak için tebdilen çarşıya çıktığı hakkında anlatılan menkıbe meşhurdur.

Devamı Derin Tarih Ekim Sayısında… 

Benzer konular